Depresyonun sözlük anlamı; vurdumduymazlık, hüzün, keder ve ümitsizlik hali olarak karşımıza çıkmaktadır. Depresyonu tanımlama ve sınıflandırma çabaları eski çağlara adar uzansa da günümüzde çocuk ve yetişkin depresyonunu birbirinden ayırma ve sınıflandırma açısından hala çeşitli tartışmalar sürmektedir.
Yapılan araştırmalar yetkin ve çocuk depresyonu arasındaki en önemli farkın depresyon sürecinde çocuğun duygularını sözelleştirmede yetersiz olması dolayısıyla içinde bulunduğu durumu analiz etmenin güçlüğünden kaynaklandığını belirtmektedir.
Örneğin, depresyon sürecinde yetişkinin konuşmasının alçak sesli ve yavaş olduğunu, çökkün bir duygu durum içinde sık sık ağladığını, gelecekle ilgili umutsuzluk yaşadığını, öz bakımının azaldığını, iştahının azaldığı ya da arttığını görürken saydıklarımızın hiçbiri çocukta bulunmaz. Bulunsa da tüm bunları çocuk için direkt olarak depresyon şüphesiyle değerlendirmek oldukça zordur.
Okul Öncesi Dönemde Depresyon
Bu evre genel olarak çocuğun sosyal olarak yaşamının sınırlı olduğu ve yaşamsal haklarına yönelik tüm yönetimin ailenin elinde bulunduğu evredir. Bu evrede çocuğun ailesiyle arasındaki olumlu ya da olumsuz tüm yaşamsal etkileşimi davranışlara da yansıyacaktır. Genel olarak bu dönemdeki depresyon sebebi aile ilişkilerinin bozulması ya da ebeveynlerden birinin kaybı dolayısıyla oluşur.
İlköğretim Döneminde Depresyon
Bir önceki evrede olduğu gibi aile ve aile ilişkileri bu evrede de çok önemli olmaktadır. Fakat burada ailenin yanı sıra çocuğun sevilip sevilmediğini tahlil edebileceği ikinci bir ortam doğmuştur. Akran ilişkileri bu evrede depresyonun oluşumunda önemli faktör iken yalnız çocukların depresyona daha yatkın davranışlar sergiledikleri de bilinmektedir.
Diğer yandan Erikson’un psikososyal gelişim kuramında belirttiği gibi başarıya karşı aşağılık duygusu döneminin tecrübe edildiği bu evrede çocuklar kendilerini akranlarıyla karşılaştırma eğiliminde olduğundan alınan her mağlubiyette özgüvenleri zedelenebileceğinden depresif davranışlar sergileyebilir. Diğer bir deyişle bir önceki evrede depresyona yatkınlaştırabilecek tek bir faktör söz konusu iken bu evrede ikinci bir faktör daha etkinleşecek ve bu yaş aralığından depresyon riski daha da yükselecektir.
Ergenlik Döneminde Depresyon
İnsan yaşamı dahilinde belki de en karmaşık dönemlerinden biri olan ergenlik dönemi, kişinin hem hayatla hem de kendi kişiliği ile yakınlaşmaya başladığı bir dönem olması dolayısıyla karmaşık bir yapıya sahiptir. Bir önceki evrede bireyi depresyona yatkınlaştıran aile ve akran ilişkileri iken, bu evrede tüm bunlara ek olarak bireyin kendi kimliğini keşfi ve keşfettiklerinden mutlu olmaması, karşı cinsle yakınlaşması sonucu olumsuz gelişen yaşamsal tecrübeler, gelecek kaygısı ve benzeri güvensizliği destekleyen yaşam olayları depresyon gelişimini sağlayacaktır.